İngilizce Garson-Misafir Diyalogları: İletişimi Güçlendiren Örnekler
Türkiye'deki otel ve restoranlarda çalışan garsonların, yabancı misafirlerle iyi iletişim kurabilmesi büyük önem taşır. Bu blog yazısında, iş yerinde kullanabileceğiniz İngilizce garson-misafir diyaloglarını paylaşacağız.
Bu örnekler sayesinde, iletişim becerilerinizi geliştirerek misafir memnuniyetini artırabilirsiniz. Bu yazıyı ayrıca Türkiye'den yurt dışına seyahat eden yeme içme meraklıları için de İngilizce iletişim rehberi olarak görülebilir.
Karşılama ve masaya yönlendirme:
Garson: Good evening! Welcome to [Restoran Adı]. How many people are in your party?
(İyi akşamlar! [Restoran Adı]'na hoş geldiniz. Kaç kişisiniz?)
Misafir: Good evening! We have a reservation for four people under the name of John Smith. (İyi akşamlar! John Smith adına dört kişilik bir rezervasyonumuz var.)
Garson: Thank you, Mr. Smith. Please follow me to your table.
(Teşekkürler, Bay Smith. Lütfen masanıza kadar takip edin.)
Sipariş alma:
Garson: Are you ready to order, or would you like a few more minutes to decide?
(Sipariş vermeye hazır mısınız yoksa biraz daha düşünmek ister misiniz?)
Misafir: I think we're ready to order. I'd like to have the grilled salmon, please.
(Sanırım sipariş vermeye hazırız. Izgara somon alabilir miyim, lütfen?)
Garson: How would you like your salmon cooked?
(Somonunuzu nasıl pişirmemizi tercih edersiniz?)
Misafir: Medium, please. And can I have a Caesar salad as a side dish?
(Orta, lütfen. Ve yanında Caesar salatası alabilir miyim?)
Garson: Of course! And what would you like to drink?
(Tabii! Peki ne içmek istersiniz?)
Misafir: I'll have a glass of white wine. (Bir kadeh beyaz şarap alacağım.)
Özel istekler ve alerjiler:
Misafir: I'm allergic to peanuts. Can you recommend a dish that doesn't contain any peanuts? (Fıstığa alerjim var. İçinde fıstık olmayan bir yemek önerebilir misiniz?)
Garson: I'd recommend our chicken and vegetable stir-fry. It doesn't contain peanuts, but please let me know if you have any other allergies.
(Tavuklu ve sebzeli soteyi önerebilirim. İçinde fıstık yok, ancak başka alerjiniz varsa lütfen bana bildirin.)
Misafir: That sounds great. I'm also lactose intolerant, so please ensure my dish has no dairy.
(Kulağa harika geliyor. Ayrıca laktoz intoleranslıyım, bu yüzden yemeğime süt ürünü olmadığından emin olun lütfen.)
Yemek servisi:
Garson: Here is your grilled salmon with a Caesar salad. Enjoy your meal!
(İşte ızgara somonunuz ve yanında Caesar salatanız. Afiyet olsun!)
Misafir: Thank you! (Teşekkürler!)
Ek istekler:
Misafir: Excuse me, can I get some more bread, please? (Afedersiniz, biraz daha ekmek alabilir miyim, lütfen?)
Garson: Of course! I'll bring it right away. (Tabii! Hemen getireyim.)
Tatlı ve kahve siparişi:
Garson: Would you like to see the dessert menu or have some coffee?
(Tatlı menüsüne bakmak veya kahve almak ister misiniz?)
Misafir: We'll have two tiramisus and two espressos, please.
(İki tiramisu ve iki espresso alalım, lütfen.)
Hesap isteme:
Misafir: Excuse me, can we have the bill, please?
(Afedersiniz, hesabı alabilir miyiz, lütfen?)
Garson: Of course, I'll bring it right away. (Tabii, hemen getireyim.)
Hesap ödeme ve uğurlama:
Garson: Here's your bill. Please let me know if you need any assistance.
(İşte hesabınız. Herhangi bir yardıma ihtiyacınız olursa lütfen bana bildirin.)
Misafir: Thank you. Here's the payment, and please keep the change.
(Teşekkürler. İşte ödeme ve üstü kalsın lütfen.)
Garson: Thank you very much! We hope to see you again soon. Have a great evening!
(Çok teşekkürler! Sizi yakında tekrar görmeyi umuyoruz. İyi akşamlar dileriz!)
Bu İngilizce garson-misafir diyalogları ve Türkçe çevirileri sayesinde, iş yerinizde yabancı misafirlerle daha iyi iletişim kurabilir ve müşteri memnuniyetini artırabilirsiniz. İngilizce becerilerinizi geliştirmek için bu örnek diyalogları düzenli olarak pratik yaparak kendinizi daha rahat ve güvende hissedebilirsiniz.
